top of page

Lead Fit ve Yeni Hafta: Akan Abdula & Ali Koç'la, İnsan, Gelecek ve Sonuçlar Çağı


Önce kısa bir giriş...

Daha çok yeni başladığımız
Fit Liderlik: Atlet Zihninde Yaşamak yayın serisinde neyi hedefliyoruz?

Fit liderlik ya da atlet zihni kavramlarının kulaklara çoğunlukla “mükemmel”, ışıltılı, fiziksel olarak fit, sürekli koşturmayı içeren, düşmez-kalkmaz bir varoluş hali gibi geldiğinin, sadece spor yapanlara ait bir yarışma, rekabet, performans zihniyeti gibi duyulduğunun farkındayım. Oysa atlet zihni, insana dair, içinden çok şey çıkarabileceğimiz, yaşam deneyiminin hakkını vermeyi, kendi özümüzle yeniden bağ kurabilmeyi, hayatla olan ilişkimizi baştan aşağıya dönüştürebilmeyi kolaylaştıran bir model, bir bakış açısı sunar bize.

Varoluşumun bütün boyutlarında, beden, duygu, zihin ve hayatta bulduğum anlam düzlemlerinde, kendime ait, otantik, esnek ve dengede bir iyilik halini nasıl yaratırım?

Muhammed Ali, Andre Agassi, Michael Jordan, Kenan Sofuoğlu, Michael Schumacher, Naim Süleymanoğlu, Pele.. Şimdi gözünüzün önüne bir sporcu getirmenizi dilerim. Mutlaka olimpik başarılarının, yukarıda saydığım isimler gibi dünya spor tarihine yazılmış epik başarılarının olması gerekmez.

Herhangi bir alanda, tutkuyla, özünden gelen bir katılım enerjisiyle performans gösteren birini getirin gözünüzün önüne. O varoluş halinde, sadece fiziksel iyilik, esneklik, dayanıklılık gibi tezahür eden, insan bedeninin sınır tanımayan ve çoğunlukla farkında bile olmadığımız muazzam gücünü görmezsiniz. Duygusal dirayet, zihinsel sağlamlık, öz motivasyonunu her gün yeniden, “rağmen” alevleyebilme becerisi ve esasen insanın sadece kendisiyle olan biricik yarışını görürsünüz.
Dünyanın deniz seviyesi üzerindeki en yüksek dağı olan Everest’e çıkan ilk Türk dağcı Nasuh Mahruki, bir konuşmasında şunu söyler.

“Everest’e çıkmak sadece fiziksel bir eylem değil, duygusal ve zihinsel seçimler silsilesi, insanın kendi potansiyeline dair bir arayıştır.”

Şimdi efsanevi performansları, sporu, sporcuları kısa bir süre için bir yana bırakıp, günlük yaşamlarımızı, kendi sahici, sıradan görünümlü hayatlarımızı düşünelim. İçinde yaşadığımız dünyanın gerçeklikleri içerisinde, birbirimizden farklı olsak da, kolektif düzlemde ortak kaygıları, denge arayışlarını, varoluşsal sorgulamaları deneyimlediğimiz zorlu bir dönemden geçiyor, kimimiz bilinçli seçimlerle, kimimiz farkında bile olmadan, bize neyin iyi geldiğini, tırmanırken Sisifos’un cezası gibi hissetmeyeceğimiz “o” dağı, sadece “yuvarlanıp gidiyoruz işte ne olsun” dan ötesini becerebilmenin bizim için en uygun yöntemini bulmaya çalışıyoruz.

Bugün batının “Self Help” diye tanımladığı, “ kendine yardım” endüstrisi sadece Amerika’da 14 milyar dolarlık bir endüstri. Global olarak “kişisel gelişim pazarı”nın 2027’ye kadar 56,66 milyar dolar değerine ulaşılacağı tahmin ediliyor.

2027’ye kadar endüstrinin en çok odaklanılacağı düşünülen alanlar,
· Akıl Sağlığı
· Motivasyon & İlham
· Fiziksel Sağlık
· Kişisel Farkındalık
· Durumsal Yetkinlik Geliştirme

Hayatımın hiçbir döneminde akıl sağlığımı korumak üzerine bu kadar düşünmemiş, kötü haberler, akıl almaz gelişmeler, veri bombardımanları, hız, belirsizlik ve kaygılardan dolu dolu bir paket sunan günlerin üst üsteliğinde, bu yaşamı anlamlı kılmaya, üretkenliğimi korumaya, dengede kalmaya, özüme temas etmeye olan ihtiyacımın bu kadar belirginleştiğini hiç görmemiştim.

Dönemin ve içinde yaşadığımız yüzyılın gerçeklerini düşündüğümüzde, hiçbirimizin atletten, yaşamlarımızın da sadece kendimizle yarıştığımız uzun mesafeli bir dayanıklılık yarışından farkı yok.

Dış dünyanın çekiştirmeleri, iç dünyamızın gerçekleri, biyolojimizin ihtiyaçları, duygularımızın duymayı unutabildiğimiz sesleri, zihnin kurguları, doğal kaygıları derken, hayat yaşamaktan ziyade “yuvarlanıp geçtiğimiz” bir yer haline dönüşmeye başladıysa, kafayı kaldırıp o yarışı baştan tasarlamaya, beğenmiyorsak değiştirmeye, deneyimi yeniden kurgulamaya, kendi gerçekliğimiz içinde Neşet Ertaş’ın “hiçbir tabib şu yarama merhem olmuyor” dediği gibi hissediyorsak, dönüp yaram nerede, merhemim nerede diye yeniden düşünmeye ihtiyacımız var.
Her gün maruz kaldığım, asla iç açıcı olmayan dünya ağrısı haberler karşısında bütünsel sağlığımı korumayı önemsiyorsam,
Çalışan biri olarak, işime, mesleğime, değer katma, üretme, yenilenme hedefi taşıyorsam,
Ebeveyn olarak, bir önceki günkü halimden veya bir önceki nesilden daha bilinçli olma çabası içindeysem,
Eş, evlat, arkadaş- varlık gösterdiğim rollerde anlamlı ilişkiler kurma arzusu duyuyorsam,
İçinde bulunduğum topluma, dünyaya olumlu ve anlam taşıyan bir iz katma niyetim varsa,
Kendi üzerimde çalışma ve kendimi geliştirme tutkusu duyuyorsam, bütün bunları bir dengede yönetmeye çalışıyor, bir yandan da günlük yaşamın sorumluluklarını taşıyorsam, sadece düşünsel seviyede bile olsa her gün bir yarış bitiriyor, her gün bir maraton koşuyorum ve bu muazzam bir bilinçli varoluş halini, farkındalığı, anlamlı seçimler silsilesini hepimiz için şart kılıyor.

Gidenlerden bir haber alamadığımıza göre, bu hayatta bir tane gerçek “finish” göreceğiz gibi görünüyor. Ben o finish noktasına ilerlerken, anlamlı bir yarış koşmuş olmak istiyorum.

Bu yayın serisinde, farklı alan, deneyim ve bakış açılarından konuklarla,
Atlet Zihninde Yaşamak adını verdiğimiz bir varoluş halinin
derinlerine iniyoruz.

Her Salı, 18.00'da, Canlı Yayınlarda
FARKINDALIK, DENGE, ESNEKLİK, BİLİNÇLİ SEÇİMLER
ve benzeri daha bir çok konuya Atlet Zihninden bakmaya davetlsiniz.

Bu haftanın konukları;
FutureBright kurucusu Akan Abdula ve Eğitimpedia kurucusu Ali Koç

Neler konuşacağız'ın çok kısa özeti sanıyorum şu satırlar olurdu.

“Gittikçe daha fazla yapay zeka dünyaya girerken,
giderek daha fazla duygusal zeka liderliğe girmeli.”
Amit Ray.

İzlemek ve yeni konuklardan haberdar olmak için, Lead Fit Youtube kanalına abone olabilir,


yayınların Podcast kayıtlarına Spotify üzerinden ulaşabilirsiniz.

Görüşmek dileğiyle...


59 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page