Dr Gülcan Özer paylaştı aşağıdaki satırları geçtiğimiz hafta.
"Sanal âlemin varlığını, bugüne ve muhtemel yarına hâkimiyetini kabul ettik ancak insanla ilgili neye iyi geldiğini ben halen anlayabilmiş değilim. İnsanın insana muhtaç oluşunu, insanın insana iyi gelişini, yalnız kalmayı, sıkılmayı, kendi kendinle mecburen tanışmayı, çok düşünmeyi, hatırlamayı, bilgi biriktirmeyi önemsizleştirdi, ihtiyaç dışı bıraktı. İnsanın insana muhtaç oluşunun yerini insanın sanal dünyaya muhtaç oluşu aldı.
Gerçek olanın yok sayılmasının, hayatın dışında tutulmasının bir işe yaramadığına hatta fena olduğuna da itirazım yoktur. O vakit ne yaşadığımızı doğru okumaya çalışalım.
- Haberleşmek başka ilişki başka.
- Sanal ortam bu vaktin gerçeği; ister kabul edelim, ister etmeyelim.
- Gözün göze değmediği iletişim halinin adı muhabbet değildir.
- Yalnız olmaya da, sıkıntıdan kendine bakmaya da insanın ihtiyacı vardır. Teknolojinin işgal etmediği vakitler geçirmek lazımdır, iyi gelir."
Bu haftanın bülteni,
teknolojinin hakimiyetini kabul etmiş, ama bu hakimiyet altında, insanın kendine yahut başkasına iyi gelebilmesi için önce farkındalık, ardından bilinçli seçimlerin gerektiğine inananlar ve o iyi geliş haline dair yollar arayanlar için....
"HAYIR DEMENİN BÜYÜSÜ"
Hayır kelimesinin iki anlamı var malum. Birincisi evet'in zıttı olan hayır. Diğeri de, hayırlısı derken kullandığımız, ya da "hayır işi" diye ifade ettiğimiz iyilik hali...
İyi niyet bildiren Arapça “hayır” (hay’r) kelimesinin olumsuz kullanımı 17.yy Osmanlıcasında yaygınlık kazanmış bir kaynağa göre. Osmanlılar, Türkçe‘de olumsuzluk bildiren “yok” kelimesine nezaketen “hayır“ı ekleyip “yok hayır” diyerek, “cevabım olumsuz, ama hayırlısı” demek istemişler.
Kommentare