top of page
Yazarın fotoğrafıLead Fit

Haftanın Fit 3'lüsü- Zamanın Felsefesi, Öncelikler ve "Multitasking" Yalanı













Bitti, bitiyor, bitmek üzere ha gayret derken, tarih yazan 2020'yi kapattık, 2021'e resmi geçişimizi yaptık.

Yeni yılın gelişiyle birlikte, içinden geçtiğimiz tüm belirsizliğe rağmen, senenin hedefleri, rutinleri üzerine düşünmek, planlar yapmak her yıl başı gibi bu Ocak ayının da öncelikli konuları... Fakat bu konuya kafa yorarken, bir çok kişinin zihnini kurcaladığını gördüğüm, benim de zaman zaman kaygı hissetmeme neden olan bir soru var.


Zaman, yapmak istediklerimden hangisine yetecek?


Teknoloji çağının insana olan armağanlarından biri de şüphesiz bizi her an fırsat maliyetine girmiş hissi altında bırakan bilgi fazlalığı, aşırı enformasyon... Telefonu elime sadece şöyle bir bakmak için aldığımda bile, maruz kaldığım bilgiler sonrasında, bunu da yapmalıydım, şunu da okumalıydım, şunu da izlemeliydim listesine bir tane daha ekliyorum. Yalnız olmadığımı da biliyorum. Sadece insanlar to do" istelerini kaydedebilsinler diye en az 4-5 çeşit aplikasyon olması da sanırım bunun kanıtı...


Yetişebilmek için podcastleri 1,75 hızda dinleyip, atlaya atlaya belgesel izlenilen bu çağda, bu davranışın altında yatan olası psikolojik faktörleri, -yeterlilik- duygusuna temas etmeyi, tüketmeye itilmeyi, sosyal medyanın doğasını değil de, bütün bunları yapacak zaman bulma çabamızı ele almak isterim.


Zamanın ne olduğu, ya da olmadığı, bugüne kadar bir çok alanda ele alınmış belki de en büyüleyici sorulardan biri. Bu konuda Antikçağ'dan günümüze gelenler arasında zihnimi en çok okşayan bakış açısı, zamanla ilgili belki de en çok düşünmüş bir filozofa, Aristoteles'e ait. Aristo zamanı, devinimle açıklıyor. Zamanın varlığından söz edebilmek için devinim, hareket gerektiğini söylerken, sanki haksız değil. Eylem yoksa, zaman da yok...


Peki eylemek istediğimiz eylemler bu kadar çok, sahip olduğumuz zaman sınırlıyken, bu inanılmaz kıymetli kaynağı iyi- verimli- kullanmak mümkün mü?


Elimizle tutamıyor, gözümüzle göremiyor, biriktirip saklayamıyoruz. İzafi... Kimi an diliminde bir göz açıp kapama hızıyla akıyor, kimi an akmıyor. Ve adil. Senin 32, benim 24 saatim yok. Eşitiz.

Öncelikle zamanı yönetme yanılgısı üzerine bir düşünelim derim. İnsanoğlu her alandaki güç arayışını, bu kavram üzerinde de sürdürme çabasında belki de... Zamanı yönetmek, zaman yönetimi eğitimleri... Şu bilinçle başlayabiliriz. Zaman yönetimi bir yanılgı. İçinde bulunduğum küçük bir an diliminde bile, zamanın benim için ne kadar hızlı, yavaş akacağını önden kestiremiyor ve çok az faktör üzerinde kontrol sahibi olabiliyorken, zamanı değil de, ancak öncelikleri yönetiyoruz sanki...


Bu haftanın fit 3'lüsü bu konularla ilgili...



Öncelik: bir şeyin öteki şeylerden daha önce olması gerekliliği ve durumu.

Hayattaki kazanımları ve kayıpları ayarladığımız sıralama.

Buraya düşünmesi iyi gelebilecek 3 soru bırakıyorum.


Bu yıl benim için öncelikli olan 3 şey ne?

Yaşam enerjimi neyin/nelerin üzerine koyacağım?

Harcayacağım bu enerjinin karşılığında aldıklarım, bütünleşmeme ne kadar hizmet edecek?


Tam bu noktada, alışkanlıklar, rutin ve zamanın verimliliği üzerinde düşünmek isterseniz, bir yazar, akademisyen ve konuşmacı Laura Vanderkam'ın Ted konuşması aşağıda.


"Çünkü istediğimiz hayatı zamanı yönetme yanılgısı ile kuramayız. İstediğimiz hayatı kurarız , daha sonra zaman artar."



Multi-tasking!


Günümüzün çok telaffuz edilen,

performans kriterleri içerisindeki en gözde yetkinliklerinden biri...

Birden fazla işi aynı anda yapabilme becerisi.


Neyse ki, insan beyninin bunu becermeye muktedir olmadığı yani bilinçli farkındalık isteyen iki işi aynı anda yapamayacağı, araştırmalarla kanıtlandı. Aynı anda yürüyüp konuşabilirsin evet, çünkü yürümeyi hatırlamak için bilinçli bir zihinsel çaba sarf etmen gerekmez. Beynin bu işten sorumlu bölümleri, yürümeni otomatik olarak mümkün kılar. Fakat aynı anda, bir podcast yayınını - bilinçli olarak- dinleyip, bu bülteni yazamazsın. :)


İnsanların neden bu kavrama bayıldığını, araştırmacılar, "iyi geldiği için" diye açıklamış. Bir şeyleri kaçırma duygusunu sevmeyen insan doğası, aynı anda yapıyorum sanarak, bir anlamda kendini rahatlatıyor. Oysa, aynı anda birden fazla şeyi yapmaya çalışmak demek, %40 daha az verimli olmak demek...


Bu kavramı internette epey kurcaladım. Aşağıdaki makaleyi meraklıları için paylaşmak isterim. Aynı anda birden fazla iş yapma heveslerimize ve bunun maliyetine bir kez daha bakalım isterim...


Son olarak, kendime iki çıkarım...


"Öncelikli olan , önceliklidir." (Birbirimize, seni arayamadım, soramadım, ya da kendimize şunu bir türlü bitiremedim çünkü.. ve benzeri bahaneler üretmeyi bırakıp, zaman ayırmadığımız her neyse, o kadar da öncelikli olmadığını kabul edelim derim. Bazı şeylere evet demek, bazı şeylere hayır demek anlamına geliyor, gelecek...Bunun önce kabulü, sonra bilinçli yönetimi çok önemli.)


"Yeterince iyi, yeterlidir." (Mükemmellik, mükemmel bir okuyucu olmak, mükemmel bir izleyici olmak, mükemmel öncelik belirleyici olmak, her günü şahane yönetmek, hatta daha da ileri gideyim, mükemmel ebeveynlik, mükemmel evlat, dost, eş.. Bunlar çok büyük illüzyonlar. Kendimizi de parçalasak yetişemeyeceğimiz milyonlarca şey olacak. İyi yeterince iyidir. Yeterince yapmak yeterlidir. Öncelik belirlediğim değerlere sadık kalmak, kendimin ve bütünün hayrına olacak seçimler yapmak... Bu başlı başına bir meziyet ve çabasında olmak bile yeterli sanki...


Yeterince iyi yönettiğimiz, bilinçli ve seçimli bir sene olsun o zaman...


İyi pazarlar.


Gözde



187 görüntüleme0 yorum

Comments


bottom of page