"Gezegenimiz için en büyük tehdit, başka birinin onu kurtaracağı inancıdır." - Robert Swan
Pandemi dönemine ve oğlumun aynı zamana denk gelen doğumuna kadar sürdürülebilirlik, Dünya kaynakları, ekolojik farkındalık, Green HR gibi kavramlar üzerine bu kadar düşündüğümü, okuduğumu hatırlamıyorum itiraf etmek gerekirse... Ancak doğanın bize kendi gücünü yeniden hatırlattığı ve oğluma her baktığımda, onu nasıl bir geleceğin beklediğine dair kaygılandığım bu dönem, Dünyaya iyi gelecek seçimler yapabilmeyi yeniden düşünmemiz için muhteşem bir zaman...
İnsanoğlunu aldığı nefesle sınayan bu virüs karşısında kaygılanmak doğal. Fakat bu kaygıyı doğru kullanmanın, farkındalığımızı artırmanın, fark ettiklerimizi somut aksiyonlara dönüştürmek için bireysel ve organizasyonel seviyede sorumluluklarımız üzerine daha fazla çalışmanın da tam sırası...
Aklın yolu bir... Sosyal medya aracılığıyla, eskisine göre çok daha fazla sayıda insanın BLACK FRIDAY karşıtı paylaşımlar yaptığını, doğa dostu ürünler paylaştığını, yüzünü sürdürülebilir olana çevirdiğini fark etmişsinizdir muhtemelen. Herkes değil ama bir çok insan bizi bekleyen asıl tehlikenin, yeterince ilgi göstermediğimiz ve cehaletimizle yok etmek üzere olduğumuz doğadan geleceğinin farkında.
O yüzden şimdi sonuçlarını paylaşacağım araştırma, sanırım kimseyi şaşırtmayacak. Accenture tarafından paylaşılan bu araştırma raporu, tüketicilerin yüzde 60'ının pandeminin başlangıcından bu yana daha çevre dostu, sürdürülebilir veya etik satın alımlar yaptığını ortaya koyuyor.
Dünyaya iyi gelecek seçimler yapmak istiyoruz. Kaygılanıyoruz. Bizden sonrakilere daha iyi bir hayat bırakmak istiyoruz. Peki.
Nereden başlayalım?
Bu bülten, üzerinde yaşadığımız bu gezegen için iyi gelecek seçimler yapmak isteyen ve ben ne yapabilirim diye düşünen Fit zihinler için...
Oturduğum yerden ne yapabilirim diye merak ediyorsanız, Birleşmiş Milletlerin, Tembel İnsanın Dünya'yı Kurtarma Rehberi ile tanışmanızı isterim. Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri için, bireysel seviyede yapabileceklerimizi anlatan bu rehber önce şu soruya cevap vererek başlıyor.
Ortalama bir insanın dünya üzerinde bir etki yaratması kulağa imkansız geliyor. İmkansız mı?
Cevap: Hayır.
Tek başımıza alacağımız bazı aksiyonlar, rutinimize ekleyeceğimiz, çocuklarımıza öğretebileceğimiz bazı alışkanlıklar bile bir fark yaratabilir. Ayrıca bu konudaki inancım şu, karınca ve ateş hikayesindeki gibi, hiçbir etki yaratamayacaksak bile, tarafımız belli olsun...
Aşağıdaki linkte rehberi görebilirsiniz.
Sürdürülebilirlik ve Değerler
Dünyanın dört bir yanındaki işletmeler, sürdürülebilir uygulamalar üzerine çalışıyor. Apple, Coca-Cola ve IKEA bu konudaki önemli vakalar... Türkiye'de de GREEN HRM ve daha bir çok başlık altında özellikle Finans sektörü ve Holdinglerden iyi uygulamalar duyuyoruz. Bütün bu adımlar, projeler ve uygulamaların kendi içinde sürdürülebilir olması için, en başta düşünülmesi gereken konu ise bu kavramın, organizasyon ve o organizasyonu oluşturan bireyler için ne kadar "değer" olduğu...
Aşağıda gördüğünüz matris, Eberle sürdürülebilirlik matrisi olarak geçiyor. Kısaca işaret ettiği konu şu, sürdürülebilirlik üzerine başarılı çalışmalar yürüten organizasyonların tamamında, hem bu konuya odaklanmak, hem de öz-değer olarak benimsek şart. Birinden birisi eksikse olmuyor.
Yeni nesil organizasyonların bu konuda neler yaptığı, değerleri içinde ne kadar benimsediği, yine yeni neslin merak konusu ayrıca.
Geçtiğimiz hafta bir yetenek grubuyla çalışma fırsatım oldu. Anlam ve iş yaşamı konusu açıldığında şu soruyu soruyorlar. İçinde çalıştığım organizasyon dünya için ne yapıyor? Bu konu bu organizasyon için gerçekten bir değer mi? Yoksa pazarlama stratejisinden mi ibaret?
Hem organizasyon hem de toplum için uzun vadeli değer yaratımını gezegeni destekleyen şekillerde tanımlamak mümkün mü?
İnsan Kaynakları ve Organizasyonel Gelişim profesyonellerinin buradaki rolü büyük, ödevi çok...
Ama çalıştığınız şirket hiçbir şey yapmıyorsa, oturup bekleme dönemi de değil. Buraya SOCIAL GOOD- Sosyal iyilik hali için bir izleme listesi bırakıyorum. Ne kadar erken başlarsak, ne yaparsak, neresinden tutarsak kar...
Gelecek nesiller söz konusu olunca, en yakınımızdakilerden, kendi çocuklarımızda yaratacağımız farkındalıktan başlamak belki de en anlamlısı. Bu yüzden son öneriyi, Londra'da yaşayan bir anne ve sürdürülebilirlik danışmanı Nazlı Özşeker'in yazdığı, ECO PARENTING kitabına ayırmak istedim.
Kitap, hem yetişkin olarak kendi hayatımızda, hem de çocuk yetiştirirken yapabileceğimiz çevreci değişiklikler ile ilgili bir rehber niteliğinde...
"Gelecek nesiller bugün sahip olduğumuz gezegene sahip olacak mı? Büyük ihtimalle hayır. Daha iyisi için bir şeyler yapabilir miyiz? İşte bu bize bağlı..."
ความคิดเห็น